Memenin görevi nedir?
Memeler, bebeğin belli bir gelişim aşamasına kadar besin ihtiyacını karşılamak üzere süt üretim ve salgısı ile emzirmeden sorumlu yapılardır. Aynı zamanda kadınlara zerafet ve cinsel çekicilik veren cinsel organlar arasındadır.
Biz sağlık personelleri olarak bu süt verme organlarını "meme" olarak adlandırmamıza rağmen halkımız arasında bu organlara "göğüs" adı verilmektedir. Halbuki göğüs memeyi değil, akciğerleri saran bölgeyi tarif etmektedir.
Meme gelişimi nasıl olur?
Memeler, ergenlik öncesi dönemde kız ve erkek çocuklarında yaklaşık aynı büyüklükte olmalarına karşın, ergenlik döneminde yumurtalıklarda östrojen hormonu üretiminin başlamasıyla hızlı bir şekilde gelişim gösterirler.
Memelerin ulaştığı en son büyüklük genetik etkenlerle yakından ilgili olmakla beraber, vücudun yağ oranı da büyüklüğü etkileyen diğer bir etkendir.
Ayrıca memelerin büyüklüğü vücuttaki hormonal değişikliklerle de ilişkilidir. Özellikle adet öncesi dönemlerde kadınlar memelerinde dolgunluk ve bazen hafif ağrı hissedebilirler. Bu dolgunluk ve hassasiyet adet görmekle beraber kaybolur.
Gebelik döneminde östrojen ve prolaktin hormonlarının üretiminin daha da artması, memelerin büyümesine ve bazen de hassaslaşmasına neden olur.
Meme dokusunun yapısı nasıldır?
Meme dokusu temelde vücut ter bezlerinden türemiş bir yapıdır ve göğüs bölgesinde 2. ile 7. kaburgalar arasında yerleşmiştir. Dış kısmı cilt ile kaplı bu dokunun iç yapısında salgı bezleri, yağ dokusu ve bağ dokusu bulunur.
meme dokusu, anatomik görünüm
Üstteki resimde memenin iç yapısı yandan yapılan bir kesitte görülmektedir.
Meme dokusu ile hemen arkasındaki göğüs kası olan "pektoral kas"ın kılıfı ile arasında yer alan boşluk, bu dokuyu nispeten hareketli kılar.
Memelerin her birinde ortada "meme başı" (veya meme ucu) adı verilen koyu renkli yuvarlak bir yapı vardır. Bu yapının ortasında da "meme ucu" (aerola mamma) adı verilen silindir şeklinde, sütün esas boşaldığı yapı yer alır.
Meme başında yer alan salgı bezleri kaygan bir sıvı salgılayarak bu bölgenin esnek kalmasını ve enfeksiyonlardan korunmasını sağlar.
Her meme, "meme lobu" adı verilen 15-20 adet bağımsız süt üreten birimden oluşur. Her lob kendi içinde 20-40 adet daha ufak alt birime ayrılır. Bu alt birimler yine kendi içlerinde esas süt üreten hücrelerin toplandığı çok sayıda bölüme ayrılırlar.
Meme dokusu içinde üretilen sütü dışarıya taşımak için çok sayıda süt iletim kanal ve kanalcıkları bulunur. Böylece üretilen süt üretim yerinden kanalcıklara, kanalcıklar birleşerek daha büyük olan kanallara geçer.
Bebek emdikçe, memenin kanallarında bulunan süt, bebeğin dişetleri ve dudaklarının yaptığı baskıyla hemen meme başında yer alan süt depocuklarına ("sinüslere") ve buradan da meme ucunda yer alan çok sayıda minik deliklerden bebeğin ağız boşluğuna akar.
Memede süt üreten birimleri birbirine bağlayan ve meme dokusuna sağlamlık kazandıran yapılara "Cooper bağları (Cooper ligamentleri)" adı verilir.
Meme dokusu hem kan damarları hem de lenf dolaşım sistemi açısından oldukça gelişmiş bir yapıya sahiptir ve dokunun lenf kanalları koltuk altında yer alan lenf bezlerine (aksiller lenf bezlerine) taşınırlar.
Memeler, bebeğin belli bir gelişim aşamasına kadar besin ihtiyacını karşılamak üzere süt üretim ve salgısı ile emzirmeden sorumlu yapılardır. Aynı zamanda kadınlara zerafet ve cinsel çekicilik veren cinsel organlar arasındadır.
Biz sağlık personelleri olarak bu süt verme organlarını "meme" olarak adlandırmamıza rağmen halkımız arasında bu organlara "göğüs" adı verilmektedir. Halbuki göğüs memeyi değil, akciğerleri saran bölgeyi tarif etmektedir.
Meme gelişimi nasıl olur?
Memeler, ergenlik öncesi dönemde kız ve erkek çocuklarında yaklaşık aynı büyüklükte olmalarına karşın, ergenlik döneminde yumurtalıklarda östrojen hormonu üretiminin başlamasıyla hızlı bir şekilde gelişim gösterirler.
Memelerin ulaştığı en son büyüklük genetik etkenlerle yakından ilgili olmakla beraber, vücudun yağ oranı da büyüklüğü etkileyen diğer bir etkendir.
Ayrıca memelerin büyüklüğü vücuttaki hormonal değişikliklerle de ilişkilidir. Özellikle adet öncesi dönemlerde kadınlar memelerinde dolgunluk ve bazen hafif ağrı hissedebilirler. Bu dolgunluk ve hassasiyet adet görmekle beraber kaybolur.
Gebelik döneminde östrojen ve prolaktin hormonlarının üretiminin daha da artması, memelerin büyümesine ve bazen de hassaslaşmasına neden olur.
Meme dokusunun yapısı nasıldır?
Meme dokusu temelde vücut ter bezlerinden türemiş bir yapıdır ve göğüs bölgesinde 2. ile 7. kaburgalar arasında yerleşmiştir. Dış kısmı cilt ile kaplı bu dokunun iç yapısında salgı bezleri, yağ dokusu ve bağ dokusu bulunur.
meme dokusu, anatomik görünüm
Üstteki resimde memenin iç yapısı yandan yapılan bir kesitte görülmektedir.
Meme dokusu ile hemen arkasındaki göğüs kası olan "pektoral kas"ın kılıfı ile arasında yer alan boşluk, bu dokuyu nispeten hareketli kılar.
Memelerin her birinde ortada "meme başı" (veya meme ucu) adı verilen koyu renkli yuvarlak bir yapı vardır. Bu yapının ortasında da "meme ucu" (aerola mamma) adı verilen silindir şeklinde, sütün esas boşaldığı yapı yer alır.
Meme başında yer alan salgı bezleri kaygan bir sıvı salgılayarak bu bölgenin esnek kalmasını ve enfeksiyonlardan korunmasını sağlar.
Her meme, "meme lobu" adı verilen 15-20 adet bağımsız süt üreten birimden oluşur. Her lob kendi içinde 20-40 adet daha ufak alt birime ayrılır. Bu alt birimler yine kendi içlerinde esas süt üreten hücrelerin toplandığı çok sayıda bölüme ayrılırlar.
Meme dokusu içinde üretilen sütü dışarıya taşımak için çok sayıda süt iletim kanal ve kanalcıkları bulunur. Böylece üretilen süt üretim yerinden kanalcıklara, kanalcıklar birleşerek daha büyük olan kanallara geçer.
Bebek emdikçe, memenin kanallarında bulunan süt, bebeğin dişetleri ve dudaklarının yaptığı baskıyla hemen meme başında yer alan süt depocuklarına ("sinüslere") ve buradan da meme ucunda yer alan çok sayıda minik deliklerden bebeğin ağız boşluğuna akar.
Memede süt üreten birimleri birbirine bağlayan ve meme dokusuna sağlamlık kazandıran yapılara "Cooper bağları (Cooper ligamentleri)" adı verilir.
Meme dokusu hem kan damarları hem de lenf dolaşım sistemi açısından oldukça gelişmiş bir yapıya sahiptir ve dokunun lenf kanalları koltuk altında yer alan lenf bezlerine (aksiller lenf bezlerine) taşınırlar.
0 yorum:
Yorum Gönder